24 Kasım 2016 Perşembe



Sırların sırr,Hak ile Hak Olan Şahı Merdan Ali'dir 


 zamanın birinde zengin birisi kendi evini deniz yoluyla başka bir şehire taşırken gemi batıyor kendisi boğulmaktan kurtuluyor.Bu durumda batan mal varlığına üzülüyor.Ne edeyim kime gideyim diye ağlıyor ve Hz .Muhammed Mustafaya sığınıyor diyor ya Allah ın resulu ben Evimi deniz yoluyla taşırken bir gemi kadar mal varlığım denize gümüldü Ya Muhammed Mustafa sen bu ümmetin sahibisin Canabi Allah sana gücünü kerametini vermiş olurda benim bu batan altınlarımı geri getirebilirmisiniz Müslüman adam çaresizliğini böyle dile getiriyor Hz . Muhammed ( s.a.v ) Adama diyor Canabi Allah beni bu ümmetin İslam alemin peygamberi ve Hz . Ali'yi kendi Aslanı ve kerametini vermiş benim ve Alinin farkı yok git Ali’nin yanına,zengin adam Hz. Ali’nin yanına gidiyor.ya Ali ben Peygamberimiz Muhammed Mustafanın yanından geliyorum Altınlarımı deniz yoluyla taşırken gemi altınlarımla denize gümüldü derdimi peygamberimize arz ettim beni sana günderdi git Ali hal eder dedi ya Allahın Aslanı Allah sana gücünü kerametini vermiş olurda benim bu benim batan altınlarımı geri getirebilirmisiniz...Hz.Ali adama diyor gel filan şehire gidelim o şehrin padişahı küle alıyor. beni küle diye padişaha sat.sen beni padişaha götürdüğün zaman. padişah sana sorar küle karşılığı ne istersin padişaha deki küle ağırlığı kadar altın isterim beni altın karşılığı altınla tartıyorlar benim kilom yerden kalkmaz benim ve altınların kilosu eşit olması için sen ne zaman içinde tamam desen Eğil bir avuç toprak bana doğru at o zaman benim kilomla altınların kilosu eşitlenir...Hz Ali O padişayla ve ordusuyla bir zaman savaşmış...gemisi batan adam Hz Aliyi padişaha götürürken Hz Ali küle olarak başka bir şimah ( ton değiştirme ) ile gidiyor padişaha diyor küle alırmısınız padişah evet diyor padişah adama diyor karşılığı ne istersin adam küle ağırlığı kadar altın isterim padişah tamam diyor ve tartıya götürüyorlar bir tarafına altın yüklüyorlar Hz Alinin ağırlığı yerden kalkmıyor padişah diyor bu nasıl bir küleki ağırlığı yerden kalkmaz belliki bu küle çok güçlü olmalı attınları yüklüyorlar anbarda iki torba altın kalıyor onlarıda getirirken padişahım diyorlar bu anbarın son iki çuvalıdır o zaman adamın gözü doyuyor ve yerden bir avuç toprak Hz Aliye doğru atıyor o zaman Hz Alinin ağırlığı yerden kalkıyor ve altınların kilosu ile eşitleniyor...padişah Hz Aliyi küle diye işçilerin yanına günderiyor küle git derede bin kişi çalışıyor git onlarla çalış sel kalktığında dere taşıyor şehrin bir mahlesini yıkıyor sele götürüyor.Hz Ali işçilerin yanına çalışmaya gidiyor işçilere diyor siz çok çalıştınız biraz oturun ben çalışayım diyor işçiler diyor biz bin kişi bu derenin gür akan suyuna baş edemedik sen yeni küle nasıl başa çıkarsın diye sesleniyorlar.Hz Ali biraz işçilerle çalışıyor işçilere Hz Ali sesleniyor sizler çok yoruldunuz oturun biraz dinlenelim işçiler oturuyor dinlenirken...Hz Ali kalkıyor Zülfikarı ile dağa doğru bir nara çekiyor dağdan bir patlama sesi her taraf toz duman kaplıyor dağ görlüyor ikiye ayrılıyor dere nehir suyunu dağın ayrıldığı yerden geçiriyor bu şevinçi padişaha gütürüyorlar padişahım senin yeni aldığın küle dağı yardı kocaman dereyi übür tarafa geçirdi...padişah Hz Aliyi yanına çağırıyor padişah sevincini Hz Ali ile paylaşıyor....padişah Hz Aliye diyor inanırımki sen Hz Aliden daha göçlüsün onun Kellesini bana getirirsin buna inanırım. gel karnını doyur seni büyük bir güreve gündereyim Hz Ali bana görevi güster yerine getireyim padişahım....padişah O zaman git bana Hz Alinin Kellesini getir Hz.Ali Keramet sahibidir bir kelle getiriyor o kelleyi Padişahla savaştığı kafasına kerametiyle benzetiyor kelleyi bir çuvala koyuyor padişaha götürüyor padişah kelleye bakıyor tamam diyor Ali'den kurtuldum diyor. Hz Ali padişahım kurtulmadın o kelle bu kelledir diyor..padişah anlıyor bu göçlü olan Hz Ali olduğunu anlıyor, padişah ne edeyim bundan kurtulayım diyor küle git bize içme su getir içme suyu o şehirde tek bir yerde varmış dev bir ejderha yılanı suyun önünü tıkıyor şehire su vermiyormuş ancak aç kaldığında padişahın emri ile iki insanı kurban günderiyor dev yılana bu canlı insanı götürürken yılan suyu tıktığı yerden çıkıyor bu iki insanı yutmaya başlamadan önce Hz Ali yetişiyor dev yılanı parça parça ediyor Gine sevinç haberi padişaha gidiyor padişah Hz Alinin dev yılandan nasıl kurtulduğuna şaşıyor.padişah Hz Aliye küle gel buraya git Kaf dağında bize odun getir diye emir veriyor padişah diyor inşallah bu sefer bundan kurtulurum....Hz Ali Kaf dağına gidiyor Kaf dağında dev gibi bir hayvan varmış dev hayvan o kadar büyükmüşki çanlı hayvanları nefesiyle içine çekip yutuyormuş...Hz Ali Kaf dağına varınca dev gibi hayvan ve ordaki yılanlar hayvanlar dile geliyor diyorlar ya Ali emir et şehrin altını üstüne getirelim...Hz Ali emrim odurki bu dev hayvanla odun şehire gütüreyim Hz.Ali odun biçiyor yılarları şerit diye odunları bağlıyor dev hayvana yüklüyor kendiside biniyor bir yılanı eline kamçı yapıyor şehire doğru gidiyor dev hayvanın ayakların altında yer sarsılıyor damlar evler yıkıyor padişah Hz Aliyi dev hayvanın üstünde görünce Hz Aliye sesleniyor küle diye bağırıyor odunları orda bırak gel diye feryat ediyor....Hz Ali şehirin yanına varana kadar tek bir canlı kalmıyor. Bu şehrin insanları Muhammed Ali ye düşmanmış...

Biz Anadolu Bektaş-ı Alevileri Hz Aliyi
Adaletin hakkaniyetin sahibi ve Hızır'ı mazlumun imdadına yetişen kurtarıcı biliyoruz ,Ali’nin binbir adı var biride Hızır'dır.Hem ruhani hem batınidir.ruhani Ali'dir bâtıni Hızır'dır.Evveli Ali Ahiri Ali'dir
Ali Hızır ölümsüzdür Bazı kendini bilmezler Hz Aliyi sıradan biridir ölmüş bir evsanedir geldi geçti tanıyorlar.Hz Ali sadece don değiştirdi Gine dünyaya zühür edecek zalimlere karşı Mehdi donunda dünyaya gelecek...O zaman hakkaniyeti adaleti sağlayacak zalimler pislikler yok olacak
Biz Ali'mizi Hızır'ımızı böyle tanıyoruz
( Fahrettin ŞahmerdanHızıraşkına )